Tanışmak adına küçük bir hikaye

Merhaba, ben Nilay. 16.06.1995 yılında İstanbul'da doğdum ve üniversite öğrencisiyim. Çekirdek ailemin en küçük üyesiyim, bir ağabeyim var. Buraya kadar her şey normal değil mi? Öncesi de var. Hatta hikayemin başlangıcı çok daha önce... 1997 Temmuzunda, çocukluk çağı kanserlerinden biri olan nöroblastoma yakalandım. Öyle ki 3.evrenin sonunda fark edildiğinde pimi çekilmiş bir bomba gibi her an başka organlara sıçrayabilme tehlikesinde kocaman bir tümörle yaşıyordum minik vücudumda... Bu hikayenin kahramanı bir tek ben olmadım elbette. Aslında benim hayatımı kurtaran ailemdi.


Olumsuzluklar dizgisi hastalıkla beraber başladı. Hastaneye yatış yapılacağı gün, annem arabanın arka koltuğunda altımı değiştirirken (2 yaşımda olduğumu tekrar belirtmek isterim), ön koltukta bulunan, içinde yatış işlemleriyle alakalı evraklarım ve bir miktar paranın bulunduğu çantası bir kapkaççı tarafından çalınır. Karakollara gidilir ve mutluluk! Kapkaççı bulunur. Tek sorun çantanın olmaması. Annem yalvarmış; paranın kalabileceğini ama evrakların hayati değer taşıdığını söylemiş. Bu ne biliyor musunuz? Bu bir engel, hayata haykırış; ne derseniz deyin; bu bir dramdı... 1997 yılından bahsediyorum, hani şu sağlık karnelerimizin bile kocaman defter halinde olduğu zamanlar. Evrak çıkarmak bugün ki gibi kolay mı? Sonuç olarak maalesef vermediler, poliste bulamadı. Er ya da geç hastaneye yatış yapıldı. Er ya da geç diyorum da zamanla yarışıyoruz tabi ki. Ve hikayemiz burada başlar; "İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Onkolojisi". Dip not bir hikaye daha eklemek isterim; Benimle ilgilenen, eğitim için o hastaneye gelen doktor hastaneye yatmamı istememiş. Sanırım eğitimde olduğundan dolayı ileri seviyede bir kanser hasta çocukla uğraşmak istemedi ya da yer yoktu bilemiyorum. Neyse tanıdıklar vasıtasıyla falan yine müthiş bir zaman kaybederek yatışım yapılmış. İlk ameliyatımda tümörün çok tehlikeli yerde  ve epeyce büyük olduğu için hiçbir işlem uygulayamamışlar. Doktorum anne ve babama:" İsterseniz kemoterapi tedavisine başlayalım ama bilin ki kemoterapi görürse 3 yıl görmezse 6 ay ömrü var." Bu hikayeyi her dinlediğimde doktorların etik dışı kesinlik vermelerini anlamsız ve saçma buluyorum. Annemle babam tabi ki ne gerekirse yapılmasını istiyorlar...





Bir umuttur yaşamak...


8 kürlük kemoterapi süreci başlar... Her ne derseniz deyin; ister zavallı, ister saçma, ama tavsiyem ders çıkarmanız yönünde olur. Minicik bir beden yani insanlığın en masum hali... 8 kürlük tedavi 1 yılı geçti; uzadıkça uzadı. Benim ömrüm uzasın diye; ömrümden ömür gitti... Elbette annemin, babamın, ağabeyimin, anneannemin, dedemin, dayımın ve her gün hastanesi kapısında bana ve aileme destek olan akrabalarımın da... Çığlıklar, ağlamalar ve konuşamayan küçük kızın söyleyebildiği az sayıca kelimeden birisi; acıyor! 



Doktorun kesinlik vermesinden sonra tabi doğal olarak umutlar, çareler, sabırlar yerlerde. O her geçen gün belki de "kızımız ölecek" "Allah'ım yardım et" "Ne olur Allah'ım onu bize bağışla" "Allah çektirmesin" cümleleri, duaları, yakarışları söylendi durdu. Bir anne ve baba için en kötü şeylerden biri; "her şeye hazırlıklı olmak".
Tabi ki anlatacak çok şey, atladığım çok şey var. Ama bloglar yetmez inanın. Maddi anlamdaki durumumuz çok iyiyken hastalıkla beraber her şey satıldı. Para hiç bu kadar değersiz olmamıştı belkide. Doktoru geçtim feriştahı gelse umut bitmez o koca yüreklerde... Annemle babam benim kahramanım...
Ama hakkımı yemeyin; bende iyi bir savaşçıymışım ! İlaçlar ellerimi yaktı, bana kalıcı hatıra bıraktılar. Solumu sağımı yara izlerimle öğrendim mesela. Saçlarım, kaşlarım, kirpiklerim hepsi döküldü. Her gün tek kalan saç telimi anneme tarattırdım.

Ve ne oldu biliyor musunuz?

Hikayenin sonu müthiş mutlu bitti.
Kemoterapiden sonra ikinci ameliyatımı oldum, tümör küçüldü ve temizlendi.
Geriye tek böbreğim kaldı. Malum büyük savaşlarda her zaman kayıplar verilir.
Savaşı yendik ve bu hikayemizi noktalayarak başka hikayelere yelken açtık...



O küçük kız şimdi 20 yaşında... 

Yorumlar

  1. Doğarken güçlü olmak kaderinde warmis her daim böyle güçlü insanların hayatından we başarısından gururla söz etmişimdir,Allah sağlık versin...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder